Tarih Öncesi Arkeolojisi


Tarihöncesi Arkeolojisi (Prehistorya) Anabilim Dalı, insanlık tarihinin en eski bölümünü oluşturan tarihöncesi dönem üzerinde uzmanlaşmış bir akademik birimdir. Anabilim Dalımız, eğitim programıyla ülkemizin gerek duyduğu nitelikli kadroların oluşturulması ve çeşitli alanlarda uzmanların yetiştirilmesinin yanı sıra bir sosyal bilim dalı olarak araştırma projeleri, arazi çalışmaları ve bilimsel etkinliklerle arkeolojik bilginin üretimi ve paylaşımına katkıda bulunmaktadı

Tarihöncesi Arkeolojisi, yazının kullanımından önceki dönemlerde yaşamış toplulukların ve bunların yaşam biçimlerinin arkeolojik yöntemlerle araştırılarak incelenmesini konu eder. Tarihöncesi dönem uzun bir süreci ve insanlık tarihinin çeşitli aşamalarını kapsamasına karşın Anabilim Dalımız, özellikle Neolitik (Yeni Taş Çağı) döneme odaklanan çalışmalar gerçekleştirmektedir. Neolitik olarak bilinen dönem, teknolojik, ideolojik, ekonomik ve bilişsel alanda pek çok yeniliğin ortaya çıktığı, insan topluluklarının avcı-toplayıcı ve göçer yaşam biçimlerini terk ederek, yerleşik yaşama geçtikleri, tarım ve hayvancılık yapmaya başladıkları süreci ifade etmektedir. Bununla birlikte eğitim programımız tarihöncesinin tümünü, bir başka deyişle avcı-toplayıcı ve göçer toplulukların yaşadığı  Paleolitik (Eski Taş Çağı)  ile Neolitik sonrasında gelişen ve kentleşme sürecinin başlangıç aşamalarını yansıtan Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı'nı da kapsamaktadır. Programımız dahilinde malzeme bilgisi, etnoarkeoloji ve çevresel arkeoloji gibi yan dallar ile dünyanın farklı bölgelerindeki tarihöncesi toplumlara ilişkin dersler de bulunmaktadır.

Tarihöncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı, teorik derslerin yanı sıra uygulamalı eğitim de vermektedir. Öğrencilerimiz, Anabilim Dalı bünyesinde sürdürülen arazi ve laboratuvar çalışmalarına katılarak deneyim kazanmaktadır. Prehistorya Laboratuvarı’nda bulunan arkeolojik malzeme ve karşılaştırma koleksiyonları, lisans derslerinin yanı sıra özellikle lisansüstü öğrencilerinin çalışmalarında faydalanacakları bir arşiv niteliğindedir.





Tarihöncesi Arkeolojisi (Prehistorya) Anabilim Dalı başlangıçta Arkeoloji Bölümü içerisinde yer alır. 1948 yılında bölüme asistan olarak giren Halet Çambel, Kurt Bittel’in de desteğiyle 1950’li yılların başında o dönemdeki adı ile Prehistorya Kürsüsü’nü kurar. Ancak kürsü uzun bir süre sonra 1960 yılı itibariyle bağımsız diploma vermeye başlar. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün başkanlığını yapan Kurt Bittel, Arkeoloji Bölümü’nde kadrolu olarak prehistorya dersleri verir. Boğazköy kazılarına uzun süre başkanlık eden ve yaşadığı dönemde Avrupa, Yakındoğu ve Mısır Arkeolojisinin en önde gelen bilim insanlarından biri olan Bittel, Prehistorya Kürsüsü’nün temel yaklaşımlarının oluşmasında belirleyici olur. Halet Çambel ise Prehistorya’nın İstanbul Üniversitesi’nde bağımsız tanımlı bir anabilim dalı haline gelmesine öncülük eder. Anabilim Dalı’nın bilimsel saygınlığını ve geleneklerini oluşturan Çambel, aynı zamanda bilimsel yaklaşım ve etik değerlerin de tanımlı hale gelmesini sağlar. Bu dönemden itibaren dünyadaki gelişmeler uyumlu bir bölüm haline gelen Prehistorya Kürsüsü’nün laboratuvar ve koleksiyonu da oluşmaya başlar. Sadece Prehistorya Kürsüsü için değil arkeolojideki için birçok yeni kavramın Türkiye arkeolojisine girmesini sağlayan Çambel, kürsünün efsaneleşmiş başkanı haline gelir.

Çambel,  Chicago Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün önemli isimlerinden Robert J. Braidwood ile, 1963 yılında İstanbul - Chicago Üniversitesi Karma Projesini kurarak Çayönü kazılarına başlar. Arkeolojinin kuramsal gelişmesine doğal çevre kavramını kazandırarak farklı bir boyut katan ve özellikle ilk üretim toplulukları üzerine çalışan Braidwood 1964-1965 yılları arasında Prehistorya Kürsüsü’nde kadrolu olarak ders ve seminerler verir. İki yıl boyunca yalnız ders ve seminer vermekle kalmaz, araştırma ekibindeki meslektaşlarından ünlü Arthur Jelineck’in Amerika Arkeolojisi, Peter Benedict’in yontmataş teknolojisi derslerini vermesini sağlar. Daha sonra da Harvard Üniversitesi uzmanlarından Bruce Howe, 15 yıl boyunca her yıl bir sömestr bu seminerleri sürdürür. Bu ders ve seminerler Prehistorya Anabilim Dalı'nın bugün prehistorik teknolojiler alanında kazandığı ünün temellerini atar.

Çambel’den sonra Prehistorya Anabilim Dalı başkanlığını 1984 yılında, İstanbul Üiversitesi’nin ilk prehistorya öğrencisi ve ilk doktorantı olan, Ufuk Esin üstlenir. Esin, arkeometri alanındaki öncülüğünün yanı sıra anabilim dalında arazi ekiplerinin oluşturulması ve yeni arkeolojik tekniklerin uygulanması konusunda açılımlarda bulunur. Türkiye Bilimler Akademisi’nin kurucu üyesi olan Esin’in Prehistorya Anabilim Dalı’nın uluslararası düzeyde gelişmesinde de  önemli bir rol üstlenir. Ufuk Esin’in 1960’lı yılların sonunda o dönem anabilim dalının genç asistanlarından biri olan ve daha sonra araştırmalarını ağırlıklı olarak Paleolitik Çağ üzerine sürdüren Güven Arsebük ile beraber Keban Baraj Bölgesi kazılarına başlar. Prehistorya Anabilim Dalı için nitelikli kadroların da yetişeceği bu çalışmalar Türkiye’de arkeolojik kazı geleneğinin oluşmasına büyük katkı sağlar. Ufuk Esin’in ardından anabilim dalı başkanlığını, Keban Projesi çalışmalarında yetişen Mehmet Özdoğan (1999-2009) ve Sevil Gülçur (2009-2011) üstlenir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde çok sayıda arkeolojik araştırmalar gerçekleştiren Mehmet Özdoğan, özellikle Neolitik dönem arkeolojisi üzerine yoğunlaşan çalışmalarıyla tanınır. Orta Anadolu'da bulunan Güvercinkayası yerleşmesindeki uzun süreli ve kapsamlı çalışmalarıyla tanınan Sevil Gülçur ise Anadolu'da kentleşme ve hemen öncesindeki sürecin anlaşılmasına önemli katkılar sağlar. 2011 yılından itibaren bu görevi Nur Balkan-Atlı sürdürmektedir.

Kurulduğu yıldan itibaren,  tarihöncesi döneminin anlaşılmasına yönelik çok sayıda arazi çalışması gerçekleştiren Prehistorya Anabilim Dalı’nın ilk projeleri arasında İstanbul Fikirtepe, Kırşehir Hashöyük, Adana Karatepe-Aslantaş, Afyon-Denizli  Pişmişkale gibi çalışmalar bulunur. 1961 yılından itibaren bağımsız diploma vermeye başlayan Prehistorya Anabilim Dalı arkeolojik araştırmaların yanı sıra, ülkemizde, planlamaya yönelik kültür envanteri çalışmalarına ağırlık vermiş, bu bağlamda, Devlet Planlama Teşkilatı ile Çukurova Gelişme Projesi, Siirt-Diyarbakır-Urfa bölgeleri, Keban, Karakaya, Atatürk Baraj Gölü Alanları, Trakya-Marmara bölgesi, Ceyhan-Aslantaş Baraj Gölü Alanı, Orta Anadolu Aksaray-Niğde, obsidyen yatakları, Kastamonu, Birecik-Suruç kültür envanteri çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Ayrıca özellikle Orta Anadolu'da Kapadokya Obsidyen Araştırmaları Projesi (KOAP), Doğu Melendiz Yüzey Araştırması ve Aksaray-Nevşehir-Niğde İlleri Yüzey Araştırmaları ile yoğun belgeleme çalışmaları yapılır.

Bu çalışmaların yanı sıra Urfa Biris Mezarlığı ve Söğüttarlası, Diyarbakır Çayönü ve Griki Haciyan, Elazığ Tepecik ve Tülintepe, Malatya Değirmentepe ve İkizhöyük, Adana Kumkale ve Domuztepe, Aksaray Musular, İstanbul Pendik ve Yarımburgaz, Tekirdağ Menekşe Çatağı ve Toptepe, Edirne Hoca Çeşme, Kırklareli Tilkiburnu ve Taşlıcabayır kazıları gerçekleştirilmiştir.

Prehistorya Anabilim Dalı, ülkemize yeni açılımlar getiren bir çok projenin kuruluşunda etkin olarak yer almıştır. Bunların arasında, doğa ve fen bilim dalları ile arkeolojiyi birleştiren, TÜBİTAK, ODTÜ, Boğaziçi, Çukurova ile birlikte Arkeometri Ünitesi, ODTÜ ile birlikte, ilk önceleri Keban Projesi adı ile kurularak daha sonra TAÇDAM olarak adı değişen, kültürel varlıkların kurtarılmasına yönelik olarak Fırat ve Dicle baraj göl alanlarındaki uluslararası çalışmaların eşgüdümlü projesi, Chicago Üniversitesi ile birlikte Neolitik kültürlere yönelik olarak çalışmakta olan Güneydoğu Anadolu Karma Projesi, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) kapsamında Türkiye Kültür Sektörü Projesi sayılabilir. Bunların dışında, Anabilim Dalı projelerinin tümü, yurtiçi ve yurtdışı bir çok bilim kurumu ile işbirliği ve uzman değişimi vardır.

Halen Anabilim Dalımız öğretim üye ve yardımcıları tarafından yaz ayları içinde Kırklareli Aşağı Pınar ve Kanlıgeçit, Bursa Aktopraklık, Aksaray Aşıklı, Aksaray Güvercinkayası, Niğde Tepecik-Çiftlik, Niğde Kaletepe, Şanlıurfa Mezraa Teleilat, Şanlıurfa Akarçay Tepe, Siirt- Gusir Höyük  çalışmaları başta olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde araştırma projeleri, uluslararası katılım ile  sürdürülür. Anabilim Dalımız son yıllarda kazı projelerinin yanı sıra yüzey araştırmalarına da ağırlık vererek; İstanbul Tarihöncesi Yüzey Araştırmaları (İSTYA), Manyas Doğu Taraça Neolitik Dönem Araştırmaları, Niğde Tarihöncesi Yüzey Araştırması (NİTA), ve Volkanik Kapadokya Tarihöncesi Yüzey Araştırması projelerini yürütmektedir.

Kurulduğu yıldan itibaren, Prehistorya Anabilim Dalı, gerek eğitim programında, gerekse araştırma alanlarının seçiminde, bilim dünyasındaki gelişmeleri izleyerek, insanın uzak geçmişine çağdaş bir anlayışla yaklaşmayı,  yeni yöntemlerin uygulanmasını sağlamayı ve alanında uluslararası düzeyde öncü ve yönlendirici olmayı ilke edinmiştir.


PREHİSTORYA LABORATUVARI

Prehistorya Laboratuvarı süregelen araştırmalarla aktif olarak çalışan; arkeolojik malzemenin tür, nitelik ve niceliğine bağlı olarak çeşitli inceleme ve analizlerin yapıldığı bir laboratuvardır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin en kapsamlı arkeolojik malzeme arşivine sahiptir.​

Koleksiyonda yaklaşık 3 bin höyük, ören ve buluntu yerinden gelmiş olan malzeme, yüze yakın arkeolojik yerleşime ait sistematik – tabakalı- örnekleme, Yakındoğu, Balkanlar ile ilgili tarihöncesi kültürlere ait malzeme grupları, Batı Avrupa Paleolitik Dönem yontmataş buluntu örnekleri, Türkiye, Ege ve Akdeniz’deki tüm obsidyen kaynak örnekleri gibi bölge, dönem ve nitelik bakımından çeşitlilik gösteren malzeme grupları bulunur. Karşılaştırma malzemesi, ders örneklemesi ve kaynak analizleri için kullanılan arkeolojik malzeme ve hammadde örnekleri bu yönüyle kapsamlı bir referans koleksiyonu oluşturur. İlk olarak 1940 yıllarında Ankara Müzesi’nden bağış olarak alınan ve o dönemde Türkiye’de yapılmış olan; Alişar, Alacahöyük, Yumuktepe, Tarsus, Van Kale gibi önemli kazı yerlerinden gelen tabakalanmış arkolojik malzeme örneklerinin toplanmasıyla başlayan koleksiyon, Kurt Bittel, Halet Çambel ve James Mellaart’ın çalışmalarında topladığı malzemelerin katılımıyla gelişmiştir.  Bu sırada özellikle Boğazköy, Hacılar, Phrygia, Hasköy kazılarında çıkan ve yayınlanan malzeme ile koleksiyon zenginleşmiştir. 1960’lı yıllardan itibaren H. Çambel, R.J. Braidwood, B. Howe, W. Coolberg, J. Perrot’un getirdiği malzeme ve özellikle Fransa, Hollanda, Irak, İran’dan gelen örnekler eklenmiştir. 1970’li yıllardan itibaren yoğunlaşan Prehistorya Anabilim Dalı arazi projeleri kapsamında Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen arkeolojik malzeme ile kapsamı sürekli olarak gelişmekte ve malzeme akışı sağlanmaktadır.

Laboratuvarda yapılan inceleme ve analizler farklı bölge ve dönemlere ait, çanak çömlek, taş, kemik ve kil buluntuların tipolojik, teknolojik ve işlev bakımından incelenip analiz edilmesine bağlı olarak gerçekleştirilir. Bunların yanı sıra hayvan kemikleri ve bitki kalıntılarının tür tespitleri ile kullanım alanlarına yönelik kapsamlı çalışmalar yapılır. Bu bakımdan çok yönlü bir laboratuvar olarak tanımlanabilir. Referans koleksiyonu niteliğindeki malzeme arşivi aşağıda belirtilen bölümlerden oluşur.

Kazı örneklemeleri;

Arkeolojik incelemeler için kullanılan çanak parçaları, taş, kil ve kemik alet ve buluntulardan oluşmaktadır. Kazılar ile temsil edilen dönem ve kültürlerin tanınması kadar, laboratuvar ortamında analizleri yapılacak, öğrencilerin tez çalışmalarının temelini oluşturan buluntu türleridir.

Yüzey araştırmaları örneklemesi;

Kazı yapılmamış yerlerden getirilen benzer nitelikte malzeme, kültürlerin coğrafi dağılımının anlaşılması açısından önemli bir veri kaynağıdır. 

Yurt dışı kaynaklı karşılaştırma koleksiyonları;

Yurtdışı araştırma ya da müzelerden gelen ve özellikle eğitim amaçlı olarak kullanılmakta olan bir koleksiyondur.

Tez malzemeleri;

Öğrencilerin üzerinde değerlendirme yapabilecekleri Yüksek Lisans ve Doktora tez malzemesi olarak, bazen ödünç olarak çeşitli buluntular koleksiyonumuza gelmektedir.

Ders örneklemesi;

Lisans derslerinde kullanılmak üzere hammadde, teknoloji ve biçim-tipolojik açıdan tanımlı örneklerden oluşan koleksiyon.

Hammadde örneklemesi;

Geçmiş dönemlerde kullanılmış olan obsidyen, çakmaktaşı, bazalt, serpantin gibi çeşitli hammaddelerin, karşılaştırmalı başvuru kaynağı olarak kullanılması ve kaynak analizleri için önem taşıyan örneklemeler.

Arkeozooloji- hayvan kemiği koleksiyonu;

Çeşitli hayvan türleri üzerinde yapılan arkeozoolojik değerlendirmeler için karşılaştırma malzemesi olarak kullanılan hayvan kemikleri.

Arkeobotani- bitki koleksiyonu;

Yeni oluşturulmaya başlanan bir koleksiyon olmasına rağmen, özellikle tarıma alınan tahıl ve baklagil örnekleri ile bazı yabani bitki türleri, karşılaştırmalarda kullanılmak üzere toplanmaya başlanmıştır. 

Etnoarkeoloji koleksiyonu;

Sınırlı ölçüde de olsa etnografik örnek toplanmış, özellikle dokuma, besin hazırlama ile ilgili bir koleksiyon oluşturulmaya başlanmıştır.

Model örnekler;

Koleksiyonumuzda bulunmayan, ancak eğitim için gerekli olan bazı buluntuların alçı ya da silikon mulajları ile kil ya da çakmaktaşı benzerleri yapılarak koleksiyonun geliştirilmesi sağlanmıştır.


Prehistorya laboratuvarında üç adet çok büyütmeli metalurjik mikroskop bulunmaktadır. Çeşitli aktivitelerde (deri işçiliği, tahıl hasadı, hayvan kesimi vb.) kullanılan aletler üzerinde birbirinden farklı tiplerde kullanım izleri meydana gelmektedir. Metalurjik mikroskoplar yontmataş (çakmaktaşı ve obsidiyen) ve kemik aletler üzerindeki 50-500 büyütme arasında gözlenebilecek mikro izlerin tanımlanması ve aletlerin kullanım amaçlarının belirlenmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca üç adet stereo mikroskop bulunmaktadır. Aletlerin (yontmataş, kemik aletler vs.) ve çanak çömleklerin yapım teknikleri ile aletlerin nasıl kullanıldıkları, üzerlerindeki izlerin analiz edilmesi suretiyle anlaşılmaktadır. Bir diğer kullanım alanı arkeobotanik çalışmalarıdır; arkeoloijk araştırmalarda bulunan karbonize makro bitki kalıntılarının tanımlanmasında kullanılmaktadır.